Göz tansiyonu, gözün içerisinde bulunan sıvı ile ilgilidir. Göz içi, sürekli sıvı üretir ve sıvı kaybeder. Bu durum devamlı tekrar eder ancak sıvı dışarıya atılamaz ise göze baskı yapar ve göz içi damarlarında yüksek basınç meydana getirir. Baskı altında kalan göz sinirleri ve damarları yeterince beslenemez duruma gelir. Nesnelerin algılanması, beyne ileti yollaması da engellenir. Basınçtan en fazla etkilenen göz sinirleri olur. Zaman içerisinde iyice zayıflar ve tedavi edilmediği takdirde de körlüğe kadar gidebilir. Basınç düzeyi ne kadar yüksek ise gözdeki tahribatın hızı da o kadar hızlı olur. Göz tansiyonu, tedavi edilemez ise körlük, tedavisi mümkün olmayan bir sorun olarak kalır. Göz tansiyonu, hemen fark edilmeyen, sinsi bir rahatsızlıktır. Son aşamaya gelene kadar fark edilmeyen göz tansiyonu hastalığının tedavisi oldukça zor olabilir.
Göz tansiyonu ile glokom birbirine karıştırılan bir hastalıktır. Her ne kadar birbirlerini etkileseler de göz tansiyonu ile birbirinden ayrılırlar. Göz tansiyonunun yüksek olması glokom olma riskini arttırır ancak glokom olma nedeni olarak görülemez.
Glokom, halk arasında” Karasu Hastalığı” olarak da bilinir. Bu rahatsızlık, görme sinirleri ile doğrudan ilgilidir. Göz siniri, insan beyni ile görme arasındaki haberleşmeyi sağlayan bir sistemdir. Nesnelerden gelen ışık, göz içerisine girer. Işık burada göz hücresi ve göz damarlarına ulaşır. Ardından ışık algılanır ve göz sinir hücrelerine dönüştürülerek aktarımı sağlar. Gözün arkasında yer alan damarlara ışık iletilerek göz merkezinde algılanır ve görüntü haline gelir. Glokom, bu işleyişi olumsuz etkileyen bir durum yaratır. Yukarıda bahsettiğimiz sistem içerisinde çok sayıda hücre bulunmaktadır. Glokom, bu hücreleri yavaş yavaş etkiler ve çalışan hücre sayısını azaltır. Hastalığın ilk dönemlerinde görmede çok sıkıntı yaşanmaz. İleri evrelerde nesnelerin ışıkları algılaması gerçekleşirken gözün arka kısmına iletmesi zaman içerisinde sağlanamaz duruma gelir. Böylece görmede sorunlar meydana gelir.
Glokom, göz tansiyonu değildir. Göz tansiyonu hastalığıdır.
Göz tansiyonu hastalığı, tamamen genetik olmamakla birlikte hastalığı tetikleyen bazı faktörler bulunmaktadır. Bunlardan bazılarını şu şekilde sıralamak mümkündür:
İlk olarak hasta muayene edilir. Hekimin elle muayenesine mercek de eklenerek göz sinirlerinin durumu kontrol edilir. Göz tansiyonundan şüphe edildiği durumda daha farklı yöntem ve cihazlar kullanılabilir. Göz tansiyonu, tonometre adında bir cihaz aracılığı ile ölçülebilir. Bunun yanı sıra, görme alanı testi, göz dibi muayenesi, göz drenaj açısı incelemesi, optik sinir tomografisi, sinir lifi analizi gibi yöntemler ile göz tansiyonu tanısı konabilir.
Göz tansiyonu oldukça sinsi bir rahatsızlıktır ancak her hastalıkta olduğu gibi bu rahatsızlıkta da vücut bazı sinyaller verir. Göz tansiyonunun bazı belirtileri şunlardır:
Gözde Kızarıklık Olması: Gözde kızarıklık oluşmasının birçok nedeni vardır. Yakından televizyon izlemek, telefon ekranına, bilgisayar ekranına uzun süre bakmak, uykusuzluk vb.
Göz tansiyonunun neden olduğu kızarıklığın farkı ise dikkat edildiğinde anlaşılır. Göz çevresinde yoğun kızarıklık, uzun süreli geçmeyen kızarıklık, ağrı meydana getirmesi, göz kırpmada sıklık meydana getirmesi, gözde kaşıntı yapması şeklinde kendini gösterir.
Işık Çevresinde Renkli Cisimler Görülmesi: Karanlıktan ışığa geçişlerde ya da tersi durum olan ışıktan karanlığa geçişte gözlerde renkli halka şeklinde görüntüler belirmesi normaldir ancak göz tansiyonu rahatsızlığı belirtisi durumunda bu belirtilere ek olarak mide bulanması, istifra edilmesi de görülür.
Görme Bozukluğu: Görme sorunu, en önemli belirtilerden bir tanesidir. Televizyon, bilgisayar, telefon başında uzun zaman geçirmek görme sorununa neden olur. Göz tansiyonu sorunu ile birleşen görme bozukluğu ise hekim kontrolü ile ortaya çıkar. Görme sorunu yaşayanların zaman kaybetmeden hastaneye gitmesi erken müdahale açısından oldukça önemlidir.
Göz Ağrısı: Çeşitli nedenlerden dolayı göz ağrısı herkeste meydana gelebilir. Göz tansiyonu belirtisi olarak giderek şiddetlenen ağrı, uyku arasında gelen ağrı, uzun süre devam eden ağrılar şeklinde kendini gösterir.
Mide Bulantısı: Mide bulantısı ile beraber gözde kızarıklık, ağrı gibi semptomlar da göstermesi önemlidir. Hepsi bir arada görüldüğü takdirde vakit kaybetmeden göz doktoruna gidilmelidir.
İstifra Etme: Mide bulantısı ile beraber istifra, gözde kızarıklık, ağrı, kaşıntı da var ise göz tansiyonu belirtisi denilebilir.
Göz tansiyonu rahatsızlığının birden fazla tedavi yöntemi vardır. Hastanın sorununa bakılarak en uygun tedavi yöntemi seçilir. Bazı durumlarda iki yöntem bir arada kullanılabilir.
Göz tansiyonu için ilaç tedavisine hastalığın ilk aşamasında başvurulur. Göz sıvısının dışarı atılamaması durumunda sıvı göz içerisinde birikmeye başlar. İlaç tedavisinde sıvının atımı sağlanarak birikme ortadan kaldırılır. Diğer taraftan sıvı üretilememesi durumu da vardır. Göz içi sıvısı dışarı atıldığı halde yeni sıvı oluşmaması sorun yaratır. Buna çözüm olarak ilaç sayesinde sıvı üretimi sağlanır. Bu ilaçlar hayat boyu kullanılmalıdır. Yani ilaç ile tedavi, hayat boyu devam eder ancak göz tansiyonu, ileri aşamalarda ise ilaç tedavisi etkili olmayacaktır. Erken teşhis, bu rahatsızlıkta çok önemlidir.
Lazer tedavisinin birden fazla çeşidi vardır. Göz tansiyonunun hasarına ve durumuna göre lazer yöntemlerinden en uygun olanı seçilerek tedavi başlatılır.
Cerrahi müdahale, genellikle ileri aşamada olan göz tansiyonu hastaları için uygulanır. Göz sıvısının tahliyesi için ya da birden fazla sorunu düzeltmek için çeşitli işlemler yapılır. Cerrahi yöntem ile glokom rahatsızlığı dahi tedavi edilebilir. Birden fazla cerrahi yöntem seçeneği vardır.
Ameliyatlarda mikroskop kullanılır. Klasik yöntem cerrahi uygulaması olduğu için aşırı hassasiyet gerektirir. Göz tansiyonu rahatsızlığı büyük oranda tedavi edilebilir. Hekim tecrübesi ve titizliği bu ameliyatlarda çok önemlidir.
Göz içi basıncı, kişiye özgü değerlere sahiptir. Basınç, göz damarı ve sinirlerine zarar vermediği sürece normal bir durumdur. Herkeste farklı basınç değeri olsa da alt ve üst değer limitleri vardır. Bazı durumlarda değerler limiti aşmış olsa dahi göz tansiyonu olmayabilir.
Bu değerler genel olarak alt sınır kabul edilen “9 mmHg” ile üst sınır kabul edilen “22mmHg” dir.
Göz içi sıvısının oluşması ile sıvının dışarıya atılması arasındaki süre doğru orantılıdır. Göz içi sıvısının gözden atılması sağlanmaz ise gözün içerisinde birikmeye başlar. Artarak biriken sıvı, basınç yapar ve retinaya (Görme tabakası) zarar verir. Son aşamasında ise göz sinirlerini tahrip ederek glokoma neden olur.
Yayınlanma Tarihi: 30 Mayıs 2020
Güncellenme Tarihi: 04 Şubat 2021